Ne tuhaftır, sokakta, cana yakın yüzlü birisini görürsünüz, içinizden ona, 'Hey insanoğlu, geçmişte ve gelecekte rastlantı sonucu işte birbirimizi dünya görüşüyle görüyoruz. Nasılsın bakalım?' diyesiniz gelir. Ama kendinizi tutarsınız, çünkü görenek ve geleneklere göre, birbirinizin yabancısısınız. Ynaşmaya gelmez, çünkü kirpiymişsiniz gibi dikenleriniz birbirine batar. Somurtacaksınız. Oysa yabancı olsa da, el yürekte eğilerek selam vermek hoş oluyordu.Halikarnas Balıkçısı
Biz neden kavgalıyız ki?
Ee hani değilsek niye selam bile veremedik birbirimize. Biz ki kendimizi doğadan
soyutladık, madem ayırdık kendimizi... Söylesene farklı mıyız ki birbirimizden,
neyimiz farklı? Hem olsak ne yazar söylesene. Sen, ben ayırmışız kendimizi
kalan her şeyden, birbirimize de mi yabancıyız artık? Söylesene peki ne kaldı
geriye ne kaldı bu kadar acıdan, çabadan göz yaşından sefillikten sonra, bir dost
bile olamadıysak ne kaldı, ne diye çabaladık ki biz öyleyse? Ama biliyorum sen
de soruyorsun bu soruları belki kendi kendine bazen yabancıları düşünüyorsun şu
Molla Güranideki dergâhın yabancıların neyin yabancısı ki onlar diyorsun. Sonra
bir İngiliz askerini kaldırımda dövdüğü o yürekler acısı bakışlar geliyor
aklına o askerin kara defterine not alıp gitmesini hatırlıyorsun. Uzun uzun iç
çekip durulur zaten hep, sen de sıkıldın bundan ben de. Hadi be! Bir türkü
yakalım bu sefer Fatih'e doğru. Boş ver bir seferlik dert yakınmayalım kimseye.
Bir kuşlar duysun türkümüzü onlar da gülsün geçsin bize...
Karakolda ona,'İstiklal Mahkemesine gideceksin' denir. İstiklal Mahkemesine niçin gideceğini bilmez iki jandarmayla kelepçeli olarak İstiklal Mahkemesine sürüklenir. Mahkemenin bulduğu bir suç vardır. Sonunda cezasının idam olacağı anlaşılır. 'Sabırlık' ve 'tarlakuşu' eller göğüste kavuşturulmuş, idamı bekler. 'Sürgün edileceksin denir. Sürgün yeri Bodrum bir muammadır, bir karanlıktır. Ama işte apansız karanlık kalmaz. Bu kitap bu işin nasıl olduğunu anlatır.
Ah Bodrum Doğdum ve havasıyla büyüdüğüm, insanların çirkinlerinden korunmuş güzel Bodrum. Şimdilerde uzağım senden ne oldun kaldın. Seni de
mi değiştirecekler bilmem, yeri değil yakınmanın, boşuna dert yanmanın. Tek dileğim var:
Ben seni bütün güzelliğin ve mutluluğunla tanıdım Bodrum umarım ileride de böyle güzel tanınırsın...
Esra Yaman
http://www.youtube.com/watch?v=61Y9tZTBHCU
Bu linkte ailem sayesinde elime geçen fotoğraflardan oluşturduğum
video var. Umarım Beğenirsiniz.
Bodrum!
Denizin, begonvilin, mavinin ve beyazın kenti...
Nasıl anlatabilirim ki size Bodrum'u? Nereden başlayabilirim ki? Ben ömrümün her günü hikayelerini dinledim, havasını soludum, denizini duydum. Kelimelere döküp anlatabilir miyim size bana yaşattığı mutluluğu...
İnanmayacaksınız bana sırf laf kalabalığı diyeceksiniz yazdığıma ama Bodrum anlatılamayacak bir hikaye bitmeyecek bir his.
Deneyebilir misiniz benim için, yaşatabilir miyim size Bodrum'u?
Şimdi aklınızda Onun hakkında ne biliyorsanız hatırlamamaya çalışın. Şimdi gözlerinizi kapatın ya da kapatmayın kendinizi bir yolda giderken hayal edin yol dört şerit bir tarafında deniz arada ağaçların arasından göz kırpıyor. Biraz ilerleyince sağınızda yan yana yol kenarında beyaz iş yerleri diğer tarafta ise çatısız beyaz evler bazıları da taş. Çok geçmeden Bir tabela Üzerinde şu yazıyor:
Yokuşbaşına geldiğinde
Denizin, begonvilin, mavinin ve beyazın kenti...
Nasıl anlatabilirim ki size Bodrum'u? Nereden başlayabilirim ki? Ben ömrümün her günü hikayelerini dinledim, havasını soludum, denizini duydum. Kelimelere döküp anlatabilir miyim size bana yaşattığı mutluluğu...
İnanmayacaksınız bana sırf laf kalabalığı diyeceksiniz yazdığıma ama Bodrum anlatılamayacak bir hikaye bitmeyecek bir his.
Deneyebilir misiniz benim için, yaşatabilir miyim size Bodrum'u?
Şimdi aklınızda Onun hakkında ne biliyorsanız hatırlamamaya çalışın. Şimdi gözlerinizi kapatın ya da kapatmayın kendinizi bir yolda giderken hayal edin yol dört şerit bir tarafında deniz arada ağaçların arasından göz kırpıyor. Biraz ilerleyince sağınızda yan yana yol kenarında beyaz iş yerleri diğer tarafta ise çatısız beyaz evler bazıları da taş. Çok geçmeden Bir tabela Üzerinde şu yazıyor:
Yokuşbaşına geldiğinde
Bodrum'u göreceksin,
sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin.
Senden öncekiler de hep böyleydiler,
akıllarını hep borumda bırakıp gittiler.
Halikarnas Balıkçısı
Cevat Şakir Kabaağaçlı
Bu tabela geçtiği an ise karşıda Bodrum gözlerinin önüne serilmiş. Şimdi de Bodrum sokaklarında dolaşalım biraz. Kumkapı'da değirmenlerden denizi de gösterebilirim ama orası havai fişekleri izlemek için daha uygun. Bembeyaz mavi kapılı evlerin ferahlığının yanında bütün güzellikleriyle begonviller kendilerini gösterirler size. Bütün ihtişamıyla taş evler ise bir sıra sonra boy gösterir. Biraz ilerideki evden plaj elbiseli kadınlar, üzerlerine deniz kokusu sinmiş tişörtlü adamlar, renkli şapkalarıyla çocuklar bir evin bahçesinden dar sokağa çıkar. Malumunuz bugün pazar memuru, işçisi, balıkçısı, terzisi soluğu Bodrum'un buz gibi suyunda alırlar. Yazın böyle geçer kışın herkes işine gücüne döner ama kokladıkları hava, izledikleri deniz hep oradadır ve onları bütün benlikleriyle kucaklar. İnsanlar Bodrum'u eğlenceleri için değil mutluluğu soğuk suları kadar güzel hisler yarattı, bambaşka bir dünya olduğu için severler dilerim siz de bir gün bu anlatılmaz hissi yaşayabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder