Küçük Kara Balık


Küçük Kara Balık Simgeleştirmesi

Orijinal Adı: Mâhi-yi Siyâh-i Kuçulu
Yazar: Samed-i Behrengi
Çeviri: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Baskı yeri, Baskı Tarihi: İstanbul, 2001
Baskı Sayısı: 2
 “Ben yaşamın nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istiyorum;
durmadan aynı şeyleri yapmak, yaşlanana kadar
başka bir şey yapmadan yaşamak olamaz;
 dünyada yaşamanın anlamı bundan daha fazla olmalı.”
(Samed-i Behrengi
Küçük Kara Balık)
İran edebiyatının önemli çocuk hikâyelerinden olan Küçük Kara Balık sadece bir balığın macerası değil bir ruhun ve kurtuluşun simgesidir. Behrengi kitapta İran’ın bu dönemdeki baskıcı tutumu ve bu tutuma karşı çıkan toplumu, Küçük Kara Balık’ın faklı bir yaşam hayali ile dile getirir. Behrengi bu hikâyeyle aynı zamanda kendi hayalini de anlatır; çünkü o, hayatlarının yaşadıklarından daha farklı olduğuna inanır. Küçük Balık’ın anlamsız, düşünülmeyen bir hayattan okyanusa ulaşması Behrengi’nin anlamsız hayatlarından kurtuluşa doğru yollarını simgeler. Balık’ın yenidünyalar ve yaşanabilecek hayat arayışı ile o dönemdeki ruhu temsil eder.
Annesi gülerek:
- Ben de çocukken çok düşünürdüm böyle şeyleri. Yavrucuğum, ırmağın başı, sonu olmaz ki. İşte hepsi bu kadar. Irmak hep akar durur ve hiçbir yere de varmaz.
- Ama anneciğim, her şeyin bir sonu olmaz mı? Gece sona erer, gündüz sona erer, ay öyle, yıl öyle...
Annesi sözünü kesti:
- Böyle büyük lafları bırak bir yana; kalk, dolaşmaya çıkalım. Şimdi laf değil, gezinti zamanı!

Behrengi bu kitabıyla aynı zamanda içinde bulundukları toplumu düşünmeye sürükler, yaşadıkları hayatı sorgulamaya ve diğer yaşantıları merak etmeye teşvik eder; çünkü o kurtuluşa giden yol küçük balığın sahip olduğu ruhun, merakın, cesaretin ve yeniye olan umudun, tüm insanlarda da bulunmasından geçeceğine inanır. Behrengi bu kitapta aynı zamanda insanları kararlılığa da teşvik eder: Küçük Kara Balık annesine ve balık halkına ırmak hakkındaki fikirlerinden bahsettiklerinde annesi yavrusunun halk tarafından dışlanmasını istemediği için, halk ise farklı bir fikri duymak kendi çocuklarının başını derde sokmak istemediğinden Küçük Kara Balık’ı susturmaya çalışırlar. O ise bunlara yenik düşmeden kararlılıkla yoluna devam eder.
“ Hayır anneciğim. Ben böyle gezmelerden bıktım artık. Yola düşüp gitmek, başka yerlerde neler olup bittiğini öğrenmek istiyorum. Bu lafları bana birinin öğrettiğini düşünüyorsun ama bilmeni isterim ki çoktandır düşünüyordum ben bunları. Elbette ondan bundan da çok şey öğrendim. Örneğin şunu anladım: Balıkların çoğu yaşlandıkları zaman ömürlerini boşu boşuna geçirdiklerinden yakınırlar. Sürekli sızlanır, lanet okur, her şeyden şikâyet ederler. Ben bilmek istiyorum; gerçekten de yaşamak dediğimiz şey şu bir avuç yerde yaşlanıncaya kadar dolaşıp durmaktan mı ibaret; yoksa dünyada başka şekilde yaşamak da mümkün mü?”
(Küçük Kara Balık)
Anne balık:
- Bak şu bücüre, nerelere gitmek istiyor! Dünyada neler olup bitiyor, gidip göreceğim diye tutturdu da tutturdu. Boyundan büyük laflar işte!
Komşu:
- Vay vay vay!... Ne biçim laf bunlar!

Küçük Kara Balık ırmağı terk etmeden önce annesine ve annesinin arkadaşlarına bu fikrini anlattığında onlar bunu küçük bir balık söylediği için onu ve fikirlerini küçümsemiş, Küçük Kara Balık fikirlerinde ısrar edince bu fikirlerini kafasına dedikoducu bir salyangozun soktuğunu düşünmüşlerdir. Bu Behrengi’nin insanlara göstermek istediği gerçektir bir nevi: Sizi küçük görebilirler; fakat iyi ve farklı bir fikir hangi bedenden çıkarsa çıksın önemlidir. Küçük Kara Balık’ın etrafında çevre yaşlıdır, hayatlarında ırmakta dolaşmaktan başka bir şey yapmamışlardır, yeni fikirlerin hiçbirine açık değillerdir ve fikir öne süren balıklara fikirlerinden vazgeçene kadar baskı uygular diğer düşünen canlıları dışlarlar. Bu balık toplumu, Behrengi’nin bulunduğu toplumdan çok da farklı değildir. Aslında, bu ırmak halkı bulunduğumuz Dünyanın simgeleştirmesidir. Toplum kendi fikirlerinden farklı fikirleri yutar veya dışlar ve bu yöntem kısa vadede tıkır tıkır işler; fakat Behrengi’nin de gösterdiği gibi düşünen canlılar var olduğu sürece, bir yolunu bulup değişimi gerçekleştirirler. Zaten Dünya bir nebze gelişmişse bu sayede gelişmiştir. Küçük Kara Balık bize bu gerçeği düşündürüp ne kadar önemsiz görünürsek görünelim, fikrimiz ne kadar dışlanırsa dışlansın vazgeçmemeyi öğretir.
Annesi:
- Biricik çocuğumun böyle olacağını hiç düşünmezdim. Hangi soysuz, güzel yavrumun aklına girdi, bilmem!
Küçük Balık:
- Hiç kimse aklıma filan girmedi. Benim aklım, fikrim var; anlıyorum; gözüm var, görüyorum.
Komşu Küçük Balığın annesine:
- Kardeş, hani dedikoducu salyangoz vardı....
Annesi:
- İyi dedin valla; çocuğumla pek uğraşıyordu. Allah'ın belası!
Küçük Balık:
-Yeter anne! Benim arkadaşımdı o.
Annesi:
- Balıkla salyangozun arkadaşlığı; pöh, hiç duymamıştım!
Küçük Balık:
- Balık ile salyangozun düşman olduklarını duymamıştım; ama günahına girdiniz onun.
Annesi:
- Ölümü hak etmişti o. Şurada burada otururken ne laflar ettiğini unuttun galiba.
Küçük Balık:
- Öyleyse beni de öldürün. Ben de aynı lafları ediyorum çünkü.

Irmak halkı balıkları anlaşıldı üzere yeni fikirlere açık olmamakla birlikte farklı türleri de benimsemiyor. “Alışılmadık bir fikrin kendi ırkımızdan çıkması utanç verici, böyle utanç verici bir şeyi balıklar yapamaz kesin başka bir canlı aklını çelmiştir.”. Balık halkının Küçük Kara Balık’ın lafları karşısında söyledikleri sözler böyle de özetlenebilir. Balıklar kendi sabit fikirlerine ve kendi ırklarına öyle çok bağlanmışlardır ki farklı bir davranışı, kendi değerlerine uymayan hareketleri derhal başkalarına atarlar. Bu balık halkından Dünya üzerinde çok vardır, maalesef. Tabii, Küçük Balık gibi düşüncelerinin arkasında duran ve düşüncelerini savunan her ırka saygı duyanlardan da vardır Dünyada. Behrengi’nin ise Dünyadan değil de balıklar arasından böyle bir örnek seçmesi, bize nereden gelirsek gelelim böyle olabileceğimizi ve olmamızı gösterir.


 

 

Kaynakça

Ø  Ertan, G.G. (26,2011) Samed-i Behrengi’nin Hikâyeciliği ve İran Çocuk Edebiyatındaki Yeri, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Ø  Günay, M. Felsefe Eğitiminde Edebiyatın Yeri, FelsefeTürk.org
Ø  Küçük Kara Balık -öyküler-, çev. İlknur Özdemir, resimler: Mehmet Sönmez, İst., 1999, Can Yay., 60 s. (2. bsk. 2001, 64 s.)
Ø  Yararlandığım e-kitap:
<http://www.cosmosgunlugu.com/FileUpload/ks49251/File/kucukkarabalikbehrengi.pdf>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder